Her Pazar, yapacak onca şey varken…

“Hiç kimse ayık kafayla dans etmez, deli olmadığı sürece.” demiş Cicero.

Uzun bir Pazar çalışmasının ardından okuyunca bu sözü gülümsedim. Öyle  ya deli olmalıyız;

Her Pazar, yapacak onca şey varken üstelik,  İstanbul’un nerelerinden kalkıp çalışmaya gittiğimize,

Öğrenciysek sınavlarımız, çalışıyorsak toplantılarımız, evliysek eşimiz çocuklarımız… aksamasın diye iki kat koşturduğumuza,

Bir figürü yapacağım diye  ayna karşısında saatlerce ter döktüğümüze,

“Bu sene son” dediğimiz halde her sonbahar kendimizi yine çalışma salonunda bulduğumuza göre…

Neden peki?

“BİZ”im için, KALKEDON DANS ailesi için cevap çok aslında;

Mutluluktur mesela DANS bizim için,

Yeni bir figür, yeni bir müzik çocuk gibi sevindirir “BİZ”i,

Kibirdir biraz;

Başımızı hep dik tutar .

Tevazudur aynı zamanda;

En tecrübelimiz bile saygıyla durur “öğreten”in arkasında.

Yardımlaşmadır;

Yeri gelir kostümü bile başkası giydirir.

Birlikte başarmaktır;

Tek başına değil “BİZ” olarak, birlikte ne yaptığımızdır.

Heyecandır,

Yeni başlayanımızın da, en eski dansçımızın da dizlerini titretir sahneye çıkarken.

Paylaşmaktır,

DANS’ı değil mutlu-mutsuz her anı paylaşabilmektir.

Sevgidir en önemlisi, aşktır hatta,

Aşkın müzikle vücuda gelmiş halidir.

Özetle tüm bu cevaplardır KALKEDON DANS çatısında bizi birleştiren, DANSı ve KALKEDONu vazgeçilmez yapan.

Onun için hedeflerimiz var ve çalışıyoruz durmadan. Yorulsak da mutlu dönüyoruz evimize ve vazgeçmeden DANS ediyoruz.

Bakın Ciceroya inat ne diyor Nietzsche; “Müziğin sesini duymayanlar, dans edenleri deli sanıyor.”

Ne mutlu ki “BİZ” müziğin sesini duyabilenlerdeniz.

Saygılarımla…

 

DENİZ ATLI