YIL 915

Bir ülke düşünün yedi cihana kurulmuş. Balkan’ı, Laz’ı, Kürt’ü, Çerkez’i, Türk’ü bu ülkede beraberce yüzyıllarca yaşamış. Bu kültürler kendi yaşam biçimlerini hiç bozmadan birbirlerine saygı duymuşlar. Balkan düğünlerindeki trompet ve akordeona, Karadeniz’de kemence, İç Anadolu’da saz, Doğu’da davul eşlik etmiş. Ve bir gün tüm cihana o kara haber yayılmış, vatan toprakları bir kurşun dahi sıkılmadan düşmana teslim edilmeye ve vatan parsel parsel terk edilmeye başlanmış. Zaman artık vatan sevdası uğrana savaşma zamanı. Eli silah tutan her genç bu uğurda kendisini feda etmeye, Mustafa Kemal Paşa komutasına girmeye hazır Çanakkale cephesine destan yazmaya gidiyormuş.
İşte dün akşam biz bu destanı ve gençleri yeniden izlemek şansını bulduk. Kalkedon Dans uzun süren hazırlık aşamasından sonra dün Türkan Saylan Kültür Merkezinde sahneye çıktı. Ülkesine aşık bu gençler tüm vatan sevdaları ile yüreklerini ortaya koyarak bizi önce Balkan’lara götürdüler oradan alıp Orta Anadolu’ya, Karadeniz’e, Doğu’ya, Çerkezlere, kısacası tüm Osmanlı kültürlerine yolculuk yaptırdılar. Bizim ne güzel renklere sahip olduğumuz yeniden hatırlattılar. Bu farklı ama güzel yönlerin ortak özelliği vatan sevdalarıydı. Hepsi arkalarında sevdiklerini, ailelerini, evlerini bırakıp ülkeleri için savaşmaya gitti. Bunların hepsi nasıl anlatılır derseniz Kalkedon Dans bunu tüm detayları ile başarmıştı. Halk dansları diye düşününce klasik yorumların dışında olan gösteride halk dansından, modern dansa, ağıttan, semaya bir harman vardı. Kostümlerin geçişleri, renkleri ve detayları kültürümüz gibi rengârenk, birbirinden farklı fakat tamamlayıcıydı. Dansçılar sadece dansları ile değil teatral yetenekleriyle de dile gelmişler kısacası uzun zamandır izleyemediğimiz müzikal tadında bir gösteri sunmuşlardı.

Sahnede ve arkasında sadece gönüllü hocalar ve dansçılardan oluşan küçük aman kocaman yürekli ekip sahneden taşıp vatan uğrunda canlarını feda eden gençler, vatan için yavrularını toprağa veren analar, bacılar olarak vücut buldular.  Bu tür gösterilerin en zorudur izleyici ile aynı hisleri paylaşabilmek fakat dün gece Türkan Saylan Kültür Merkezinde zoru başardılar. Dansçılar sahnede izleyiciler salonda aynı anda tüm duyguları yaşadılar. Bir sahnede keyifli düğünde gelin ve damat ile dans eden arkadaşlarken bir anda oğlunu askere yollayan ana olup birlikte ağladılar. Anzak askeri yardım için feryat ederken Türk askeri ile el uzattılar. Çanakkale cephesinde kurşunlar havada uçuşurken yitip giden canlar için hep bir ağızdan ağıtlar yaktılar.

Ülkemizde bir ilki gerçekleştirip Çanakkale Destanını bize dans olarak sunan, bizlere paha biçilmez bir sanatsal miras bırakan Kalkedon Dans ekibini, yöneticilerini, gönüllülerini, bu gösteride en ufak alın teri olan herkesi yürekten kutluyorum. Ülkemizin bu zor dönemlerinde bizlere bu vatan toprakları nasıl kazanıldı yeniden hatırlattılar. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.” bu güzel dansçılarımızın daha çok gösterilerinde bir araya gelmek dileğiyle… Yüreğinize Sağlık!